Konya
BIST3484.42
DOLAR18.5852
EURO18.4284
ALTIN1028.1
BTC/USD20195.19
Zehra Hanife Özden

Zehra Hanife Özden

Mail: zehra.hanife.ozden51@gmail.com

Cennet ve Cehennem İkilisinin Çıkmazı

Radyoda Talha Bora (ilham kaynağım)'yı dinliyorum. Yine götürüyor beni en ücra köşelere. Cennet ve cehennem ikilisinin çıkmazına. 
 Diyor ki üstad:" Her çocuğa sorarız, 'Büyüdüğünde ne olacaksın? Ne olmak istersin?' Çocuklarımızın verdiği cevaplar karşısında gururlanırız. Oysa 'Huzurlu olmak istiyorum! İnançlı, mutlu olmak istiyorum!' dese " diyor. Ne kadar güzel birşey değil mi? Kendi kendime sordum:" Neden mutlu olmak istiyorum!" Demedim ki hiç? Olmak istediğim bu değil miydi? Mutlu olduğumu falan mı düşünüyordum ki? Ya da çocuk aklımla ihtiyacım olan şeyin huzur, mutluluk, inanç olmadığını mı düşünüyordum? Ailem yanımdaydı, ibadet eden ve çocuklarını inançla, merhametle yetiştirmeye çalışan bir ailem vardı. Okulda başarılı bir öğrenciydim. Ögretmenlerim, arkadaşlarım ve personeller tarafından da seviliyordum. İstediğim şey sadece büyümekmiş. Cennet benim için ailem,sevdiklerim ve okulummuş. Peki ya sonrası? Sonrası yangın yeri. Sonrası cehennemmiş! Tabi bilebilir miydi insan? Hayatta başımıza birşey geldiğinde kendi kendimizi üzüp yıpratırız. Hatta bazı olayların tahammülü yoktur. Dayanmak, katlanmak zorundayız, orası ayrı. Ama bazen gerçekten bizi çıkmaza sokan, cevapsız bırakan, içimizi titreten, canımızı yakan. Tam bir bıçak yarası olan, düşünme yetimizi kaybettiren anlar. "Bir çaresi olmalı!"dedirten. 
  Ben her zaman şu cümleyi kurarım, bir dostumla, arkadaşımla hasbihâl ederken: " İnsan herşeyle sınansın ki; imtihan dünyası bu, ama insan insanla sınanmasın!" Öyle ya, bir insan diğerine ya armağandır, ya imtihan. Armağansa amenna,bu güzel. Ya imtihansa! İşte bu çok zor bir şeydir bu hayatta... Merhametten yoksun, vicdanı olmayan, ahlaki değerlere sahip olmayan ya da ne bileyim bir hayvanı bile sevemeyen, insanı 'insan' gibi göremeyen ve en nihayetinde bir çocuğa ebeveyn olamayan insan, imtihan değil midir insana? Böyle varlıkların hayatımızda olması, ve seçemeyeceğimiz, hayatımızdan çıkaramayacağımız, kan bağımız olan bir büyüğümüz olması çok zor birşey değil midir? Allah gerçekten hiç kimseyi bununla sınamasın (amin). 
 Geçtiğimiz günlerde yaşadığım bir hadise beni bir hayli üzdü. Kabuslarımın başrolüydü diyebilirim. "Cehennem zaten bu gözyaşı, çocukların!" dediği günden beri kız çocuğunun, canımın acıması geçmedi hiç! O cümle kulaklarımdan beynime vurdu.Yankıları ise ciğerlerim. Ondan sonra değil kahkaha  atmak, tebessüm etmeye bile utandım. Başını yastığa rahat koyup da çocukların gözyaşlarına sebep olan insanlarla aynı havayı teneffüs etmekten utandım. Onlara insan deyip, merhamet ve şefkat temsili varlıklara hayvan demekten. Akıl duruyor da, akıl almıyor! Bir çocuğa bu cümleyi kurdurtacak kadar aşağılık olan insanların işleri nasıl yolunda gidiyor? Nasıl canları yanmıyor? Nasıl gülebiliyor, nasıl uyuyabiliyorlar?Aynada nasıl bakabiliyorlar yüzlerine?
 Çocuğun 'gözyaşı cehennem' dediği yer 'muhattabının vicdanı' değil midir? Allah yarına bırakır da yanına bırakır mı;  bir vicdansızın, bir çocuğun gözyaşında yanarak boğulmaz mı insan  cehennem de!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar